İngiliz Sunday Times gazetesi, dünyayı üç yıldan uzun süredir etkileyen Kovid-19 salgınına yol açan virüsün laboratuvardan kaza sonucu çıkmış olma ihtimalini güçlendiren yeni iddialar ortaya attı. Virüsün kaza sonucu çıktığı iddia edilen Vuhan Viroloji Enstitüsünde salgın öncesinde ABD Ulusal Sağlık Enstitüsünün de mali desteğiyle, koronavirüslerin bulaşıcılığını ve öldürücülüğünü artırabilecek "işlev kazandırma" deneyleri yapıldığı iddia edildi.
2020 yılında dünyaya yayılan koronavirüs salgını, dünyayı üç yıldan uzun süredir etkisi altına aldı. Milyonlarca kişinin ölümüne yol açan salgının bir laboratuvardan çıktı iddiası halen gündemdeki yerini koruyor. İngiliz Sunday Times, söz konusu iddiayla ilgili çarpıcı bilgiler öne sürdü.
KORONAVİRÜSÜN GENETİK PARÇALARI EKLENEREK HAYVANLAR ÜZERİNDE DENEYLER YAPILIYORDU
Gazetenin haberine göre ilk vakaların ortaya çıktığı Çin'in Hubey eyaletinin merkezindeki Vuhan şehrindeki laboratuvarda salgın öncesinde yarasalardan elde edilen koronavirüslere işlev kazandırmaya yönelik çalışmalar yapılıyordu. Vuhan Viroloji Enstitüsünde (WVI) yapılan söz konusu çalışmalarda, 2002-2003 yıllarında Şiddetli Akut Solunum Sendromu (SARS) salgınına yol açan koronavirüse, aynı türdeki başka bulaşıcı ve ölümcül koronavirüslerin genetik parçaları eklenerek hayvanlar üzerinde deneyler yürütülüyordu.
Çin'in güneyindeki bir mağara ve maden ocağından alınan koronavirüs numuneleriyle yürütülen söz konusu araştırmalar, ABD Ulusal Sağlık Enstitüsünün (NHI) sağlanan fonlarla yürütülüyor, üstelik bu fonlar, salgının ardından Kovid-19'un kökenlerini araştırmak üzere dünya Sağlık Örgütünce (DSÖ) Vuhan'a gönderilen bilim heyetine öncülük eden İngiliz uzman Peter Daszak'ın başkanı olduğu vakıf aracılığıyla sağlanıyordu. Öte yandan Vuhan Viroloji Enstitüsündeki işlev kazandırma araştırmaları için kilit nitelikteki deneysel teknikleri konusunda ABD'nin Kuzey Carolina Üniversitesinden virolog Ralph Baric'in yol gösterici rolü oynadığı ortaya çıktı.
ABD Dışişleri Bakanlığının, Kovid-19'un kökenine dair yürüttüğü soruşturma kapsamında derlediği, aralarından gizlilik dereceli raporlar, iç yazışmalar, iletişim kayıtları ile bilimsel araştırmaları ve aktivistlerin son 3 yılda Bilgi Edinme Hakkı Yasası kapsamında elde ettiği yüzlerce sayfa belgeyi inceleyen Sunday Times, virüsün laboratuvardan kaza sonucu çıkma ihtimalini güçlendiren bulgulara ulaştı. Öte yandan haberde, ABD Dışişleri Bakanlığının soruşturmasında görev alan, yükselen salgın hastalık tehditleri, biyolojik savaş ve Çin konularında uzman üç yetkiliyle yapılan röportajlara yer verildi.
ABD'li yetkililer, Vuhan Viroloji Enstitüsünün, koronavirüslere işlev kazandırma deneylerini, Çin ordusuna bağlı bilim kurumlarının işbirliğinde, "biyolojik silah geliştirme hedefine yönelik" gizli bir proje ile paralel yürüttüğü iddiasını ortaya attı.
'YARASA KADIN' OLARAK ANILIYORDU
Kovid-19'a yol açan SARS-Cov-2 virüsünün kendiliğinden mi ortaya çıktığı yoksa laboratuvarda üretilip yanlışlıkla mı sızdığı tartışması salgının başından bu yana hem bilim dünyasında hem de siyasi çevrelerde tartışılıyor. İddiaların odağındaki Vuhan Viroloji Enstitüsü (WIV), 2002'de Çin'in güneyindeki Guangdong eyaletinde ortaya çıkan SARS salgının ardından koronavirüsler alanındaki çalışmalar için önemli bir merkez haline geldi.
Bu dönemde Çin'in güneyindeki mağaralarda yarasa kolonileri üzerine yaptığı saha araştırmalarıyla tanınan WIV araştırmacılarından Dr. Şı Cingli, topladığı koronavirüs numuneleri ve diğer virüslerle deneyler yapıyordu. Öyle ki bu çalışmaları nedeniyle ülkesinde "yarasa kadın" olarak anılıyordu. Şı, çalışmaları sırasında İngiliz zoolog Peter Daszak ile tanıştı. O yıllarda merkezi New York'ta bulunan Wild Life Trust adlı küçük bir sivil toplum kuruluşunda yöneticilik yapan Daszak, ABD'de 11 Eylül saldırısının ve SARS salgınının ardından biyo-terörizm ve salgın hastalıklarla mücadeleye ilgilinin artmasıyla bu alana yöneldi ve Eco-Health Alliance adlı bir vakıf kurarak hayvanlardan insanlara bulaşan zootonik virüslere odaklı çalışmalar yürütmeye başladı. Dr. Şı ve ekibi, Dazsak'a saha ve laboratuvar çalışmaları konusunda destek sağlıyordu. Dazsak, 2009'da PREDICT (öngörmek) adını verdiği, salgınlara yol açabilecek virüslerin araştırılmasına yönelik bir program için, ABD Ulusal Sağlık Enstitüsünden (NHI) 5 yıllığına 18 milyon dolar ödenek aldı. Bunun 1 milyon doları Dr. Şi ve WIV'ye gidecekti. Programı 2014'ten sonra da ilave ödenekle yenilenerek 2018'e kadar devam etti.
FARELERDE AĞIR AKCİĞER HASARINA YOL AÇTI
WIV, mağaralardan topladığı virüsleri katalogluyor ve riskli denebilecek bazı deneylerle virüsün davranışlarını anlamaya çalışıyordu. Bulguları bilim dünyasına açıkladıkları ilk araştırmalarda bağlantılı riskler, aşı çalışmalarına zemin hazırlayacağı gerekçesiyle meşrulaştırılıyordu. Dr. Şı ve ekibi, 2012 yılında Çin'in güneybatısındaki Yünnan eyaletinde Şıtou adı verilen mağarada o güne dek SARS'a yol açan en yakın koronavirüsü keşfetti. "WIV1" adı verilen virüsün insan hücresine bulaşma yeteneği olduğu laboratuvar deneylerinde kanıtlandı. Çinli ekip, aynı mağarada "SHC014" adını verdikleri bir başka koronavirüs türünün örneğini tespit etmiş ancak yeterli miktarda numune toplayamamıştı. Bunun için o yıllarda ABD'de virüs patojenlerinin DNA'larını birleştirerek laboratuvar çalışmaları yapan virolog Ralph Baric'in yardımına başvurdu.
Dr. Şı, "SHC014"ün hücreye tutunmasını sağlayan "diken" proteininin DNA dizini Baric'e vererek kendisinin laboratuvarda ürettiği SARS virüsüyle birleştirmesini istedi. Baric de öneriyi kabul ederek genetik ilaveyle ürettiği yeni koronavirüsü, genetiği değiştirilerek insana benzer akciğer ve kas sistemi oluşturulan kobay fareleri üzerinde denemeye başladı.
FARELER ÜZERİNDEKİ TEHLİKELİ DENEY
Bu arada Şı ve ekibi aynı tehlikeli işlev kazanma deneylerinde yeni bir aşamaya geçmişti. Şıtou mağarasından çıkan "WIV1" ve "SHC014" patojenlerini birleştirerek yarattıkları mutant virüsü farelere enjekte ederek koloni içinde bir salgına yol açıp açmayacağını sınamaya girişmişlerdi.
YÜZDE 75'İ ÖLMÜŞ
Deneyin sonucu şok ediciydi, farelerin yüzde 75'i ölmüştü. Bu, "WIV1"in öldürücülük oranının üç katıydı. Öte yandan mutant virüs, enfeksiyonun ilk günlerinde orijinal patojenden 10 bin kat fazla viral yük yaratıyor ve erken evrede bulaşma olasılığını son derece güçlendiriyordu. İşlev kazandırma deneyi virüse doğal yollarla oluşamayacak potansiyel kazandırmıştı. Sonuçlar virüsün insan topluluklarına yayılması halinde ne kadar vahim sonuçlara yol açabileceğini gözler önüne seriyordu. SARS salgını koronavirüslerin ne kadar öldürücü olabileceğini göstermişti. SARS, Kovid-19'a göre on kat daha öldürücüydü fakat bulaşıcılığı daha yavaş olduğundan karantina tedbirleriyle kontrol altına alınabilmişti. Ancak araştırmacılar deneyin sonuçlarını gizledi. Daszak'ın ne 2018'de NHI'ya sunduğu yıllık değerlendirme raporunda ne de aynı yıl ödenek yenilenmesi için sunduğu raporda fare ölümlerinden bahsedilmedi. İngiliz zoolog ancak Kovid-19 salgını ortaya çıktıktan sonra deneyin tüm detaylarını ABD'li yetkililere açıklayabildi. Dazsak, NHI'yı yanıltmasının yanında, aynı yıl, yine Vuhan'daki ortaklarıyla yürüteceği DEFUSE (etkisiz hale getirmek) adını verdiği bir araştırma programı için ABD İleri Savunma Araştırma Projeleri Ajansına (DARPA) 3 yıllığına 14 milyon dolar ödenek talebi ile başvurdu. KARTAL OĞUZ UYGUR
2020 yılında dünyaya yayılan koronavirüs salgını, dünyayı üç yıldan uzun süredir etkisi altına aldı. Milyonlarca kişinin ölümüne yol açan salgının bir laboratuvardan çıktı iddiası halen gündemdeki yerini koruyor. İngiliz Sunday Times, söz konusu iddiayla ilgili çarpıcı bilgiler öne sürdü.
KORONAVİRÜSÜN GENETİK PARÇALARI EKLENEREK HAYVANLAR ÜZERİNDE DENEYLER YAPILIYORDU
Gazetenin haberine göre ilk vakaların ortaya çıktığı Çin'in Hubey eyaletinin merkezindeki Vuhan şehrindeki laboratuvarda salgın öncesinde yarasalardan elde edilen koronavirüslere işlev kazandırmaya yönelik çalışmalar yapılıyordu. Vuhan Viroloji Enstitüsünde (WVI) yapılan söz konusu çalışmalarda, 2002-2003 yıllarında Şiddetli Akut Solunum Sendromu (SARS) salgınına yol açan koronavirüse, aynı türdeki başka bulaşıcı ve ölümcül koronavirüslerin genetik parçaları eklenerek hayvanlar üzerinde deneyler yürütülüyordu.
Çin'in güneyindeki bir mağara ve maden ocağından alınan koronavirüs numuneleriyle yürütülen söz konusu araştırmalar, ABD Ulusal Sağlık Enstitüsünün (NHI) sağlanan fonlarla yürütülüyor, üstelik bu fonlar, salgının ardından Kovid-19'un kökenlerini araştırmak üzere dünya Sağlık Örgütünce (DSÖ) Vuhan'a gönderilen bilim heyetine öncülük eden İngiliz uzman Peter Daszak'ın başkanı olduğu vakıf aracılığıyla sağlanıyordu. Öte yandan Vuhan Viroloji Enstitüsündeki işlev kazandırma araştırmaları için kilit nitelikteki deneysel teknikleri konusunda ABD'nin Kuzey Carolina Üniversitesinden virolog Ralph Baric'in yol gösterici rolü oynadığı ortaya çıktı.
ABD Dışişleri Bakanlığının, Kovid-19'un kökenine dair yürüttüğü soruşturma kapsamında derlediği, aralarından gizlilik dereceli raporlar, iç yazışmalar, iletişim kayıtları ile bilimsel araştırmaları ve aktivistlerin son 3 yılda Bilgi Edinme Hakkı Yasası kapsamında elde ettiği yüzlerce sayfa belgeyi inceleyen Sunday Times, virüsün laboratuvardan kaza sonucu çıkma ihtimalini güçlendiren bulgulara ulaştı. Öte yandan haberde, ABD Dışişleri Bakanlığının soruşturmasında görev alan, yükselen salgın hastalık tehditleri, biyolojik savaş ve Çin konularında uzman üç yetkiliyle yapılan röportajlara yer verildi.
ABD'li yetkililer, Vuhan Viroloji Enstitüsünün, koronavirüslere işlev kazandırma deneylerini, Çin ordusuna bağlı bilim kurumlarının işbirliğinde, "biyolojik silah geliştirme hedefine yönelik" gizli bir proje ile paralel yürüttüğü iddiasını ortaya attı.
'YARASA KADIN' OLARAK ANILIYORDU
Kovid-19'a yol açan SARS-Cov-2 virüsünün kendiliğinden mi ortaya çıktığı yoksa laboratuvarda üretilip yanlışlıkla mı sızdığı tartışması salgının başından bu yana hem bilim dünyasında hem de siyasi çevrelerde tartışılıyor. İddiaların odağındaki Vuhan Viroloji Enstitüsü (WIV), 2002'de Çin'in güneyindeki Guangdong eyaletinde ortaya çıkan SARS salgının ardından koronavirüsler alanındaki çalışmalar için önemli bir merkez haline geldi.
Bu dönemde Çin'in güneyindeki mağaralarda yarasa kolonileri üzerine yaptığı saha araştırmalarıyla tanınan WIV araştırmacılarından Dr. Şı Cingli, topladığı koronavirüs numuneleri ve diğer virüslerle deneyler yapıyordu. Öyle ki bu çalışmaları nedeniyle ülkesinde "yarasa kadın" olarak anılıyordu. Şı, çalışmaları sırasında İngiliz zoolog Peter Daszak ile tanıştı. O yıllarda merkezi New York'ta bulunan Wild Life Trust adlı küçük bir sivil toplum kuruluşunda yöneticilik yapan Daszak, ABD'de 11 Eylül saldırısının ve SARS salgınının ardından biyo-terörizm ve salgın hastalıklarla mücadeleye ilgilinin artmasıyla bu alana yöneldi ve Eco-Health Alliance adlı bir vakıf kurarak hayvanlardan insanlara bulaşan zootonik virüslere odaklı çalışmalar yürütmeye başladı. Dr. Şı ve ekibi, Dazsak'a saha ve laboratuvar çalışmaları konusunda destek sağlıyordu. Dazsak, 2009'da PREDICT (öngörmek) adını verdiği, salgınlara yol açabilecek virüslerin araştırılmasına yönelik bir program için, ABD Ulusal Sağlık Enstitüsünden (NHI) 5 yıllığına 18 milyon dolar ödenek aldı. Bunun 1 milyon doları Dr. Şi ve WIV'ye gidecekti. Programı 2014'ten sonra da ilave ödenekle yenilenerek 2018'e kadar devam etti.
FARELERDE AĞIR AKCİĞER HASARINA YOL AÇTI
WIV, mağaralardan topladığı virüsleri katalogluyor ve riskli denebilecek bazı deneylerle virüsün davranışlarını anlamaya çalışıyordu. Bulguları bilim dünyasına açıkladıkları ilk araştırmalarda bağlantılı riskler, aşı çalışmalarına zemin hazırlayacağı gerekçesiyle meşrulaştırılıyordu. Dr. Şı ve ekibi, 2012 yılında Çin'in güneybatısındaki Yünnan eyaletinde Şıtou adı verilen mağarada o güne dek SARS'a yol açan en yakın koronavirüsü keşfetti. "WIV1" adı verilen virüsün insan hücresine bulaşma yeteneği olduğu laboratuvar deneylerinde kanıtlandı. Çinli ekip, aynı mağarada "SHC014" adını verdikleri bir başka koronavirüs türünün örneğini tespit etmiş ancak yeterli miktarda numune toplayamamıştı. Bunun için o yıllarda ABD'de virüs patojenlerinin DNA'larını birleştirerek laboratuvar çalışmaları yapan virolog Ralph Baric'in yardımına başvurdu.
Dr. Şı, "SHC014"ün hücreye tutunmasını sağlayan "diken" proteininin DNA dizini Baric'e vererek kendisinin laboratuvarda ürettiği SARS virüsüyle birleştirmesini istedi. Baric de öneriyi kabul ederek genetik ilaveyle ürettiği yeni koronavirüsü, genetiği değiştirilerek insana benzer akciğer ve kas sistemi oluşturulan kobay fareleri üzerinde denemeye başladı.
FARELER ÜZERİNDEKİ TEHLİKELİ DENEY
Bu arada Şı ve ekibi aynı tehlikeli işlev kazanma deneylerinde yeni bir aşamaya geçmişti. Şıtou mağarasından çıkan "WIV1" ve "SHC014" patojenlerini birleştirerek yarattıkları mutant virüsü farelere enjekte ederek koloni içinde bir salgına yol açıp açmayacağını sınamaya girişmişlerdi.
YÜZDE 75'İ ÖLMÜŞ
Deneyin sonucu şok ediciydi, farelerin yüzde 75'i ölmüştü. Bu, "WIV1"in öldürücülük oranının üç katıydı. Öte yandan mutant virüs, enfeksiyonun ilk günlerinde orijinal patojenden 10 bin kat fazla viral yük yaratıyor ve erken evrede bulaşma olasılığını son derece güçlendiriyordu. İşlev kazandırma deneyi virüse doğal yollarla oluşamayacak potansiyel kazandırmıştı. Sonuçlar virüsün insan topluluklarına yayılması halinde ne kadar vahim sonuçlara yol açabileceğini gözler önüne seriyordu. SARS salgını koronavirüslerin ne kadar öldürücü olabileceğini göstermişti. SARS, Kovid-19'a göre on kat daha öldürücüydü fakat bulaşıcılığı daha yavaş olduğundan karantina tedbirleriyle kontrol altına alınabilmişti. Ancak araştırmacılar deneyin sonuçlarını gizledi. Daszak'ın ne 2018'de NHI'ya sunduğu yıllık değerlendirme raporunda ne de aynı yıl ödenek yenilenmesi için sunduğu raporda fare ölümlerinden bahsedilmedi. İngiliz zoolog ancak Kovid-19 salgını ortaya çıktıktan sonra deneyin tüm detaylarını ABD'li yetkililere açıklayabildi. Dazsak, NHI'yı yanıltmasının yanında, aynı yıl, yine Vuhan'daki ortaklarıyla yürüteceği DEFUSE (etkisiz hale getirmek) adını verdiği bir araştırma programı için ABD İleri Savunma Araştırma Projeleri Ajansına (DARPA) 3 yıllığına 14 milyon dolar ödenek talebi ile başvurdu. KARTAL OĞUZ UYGUR